İşyeri
devri uygulamada -özellikle de kamu kurumlarının bazı hizmetleri ihale yoluyla
satın almaları nedeniyle-sıklıkla karşılanan durumlardan biridir. İş bu yazıda
işyeri devrinin tanımı, unsurları üzerinde durulmayacak daha çok işçi
alacakları bakımından devreden-devralan işverenin sorumluluğu tartışılacaktır.
İş
Kanunu’nun 6. maddesine göre; “ İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme
dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir
bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile
birlikte devralana geçer. Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas
alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre
işlem yapmakla yükümlüdür. Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden
önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve
devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden
işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.”
Bu hüküm ışığında belirtilmesi gereken ilk husus kural olarak salt işyeri
devrinin ne işçiye ne işverene fesih hakkı vermediğidir. İşyeri devri bir fesih
işlemi de değildir. Buna göre işyeri devredildiği takdirde işçi feshe bağlı
haklarını (kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağı vs) talep
edemeyecektir.[1]
Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere işyerini devralanla işçi arasında iş
sözleşmesi aynen devam etmektedir. Bu bakımdan kıdem süresinin göz önüne
alındığı haklarda işçinin o işyerinde devirden önceki çalışmaları da dikkate
alınmalıdır.
Bu noktada uygulamada en sık karşılaşılan işçilik alacakları bakımından teker
teker inceleme yapmakta fayda vardır.
Doğal olarak işçinin son işvereni olan devralan işveren işçinin tüm
alacaklarından tüm çalışma dönemi için-devirden önce ve sonra- sorumludur. Peki
devreden işveren sorumluluğu ve bu sorumluluğunun sınırları nelerdir?
Devreden işveren, işçinin kendi döneminde doğmuş ücret, fazla
çalışma, hafta tatili ve UBGT ücretlerinden işçiye karşı 2 yıl boyunca devralan
işverenle birlikte sorumludur. Ancak devir tarihinden iki yıl sonra devreden
işveren bu alacaklardan herhangi bir sorumluluğu kalmayacaktır. Devirden sonra
bu alacakların doğması durumunda ise devralan işverenin kendi dönemindeki bu
alacaklardan tek başına sorumlu olacağı konusunda duraksama yoktur.
Kıdem tazminatı yönünden ise devreden işverenin sorumluluğu özellik arz etmekte
ve burada kanunda belirtilen 2 yıllık süre uygulanmamaktadır. Buna göre
devreden işveren, işçinin kıdem tazminatından kendi döneminde çalışma süresi ve
devir tarihinde işçinin aldığı son ücretiyle sınırlı olarak sorumludur.[2]
Devreden işverenin ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretinden sorumluluğu ise
bulunmamaktadır. Bu alacaklar bakımından son işveren olan devralan işveren tek
başına sorumludur.[3]
Son olarak 6552 sayılı Kanun’un 8.maddesiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112.
maddesinde yapılan değişikliğe değinmekte de fayda vardır. Bu hükme göre;
“4/1/2002
tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci
fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan
işçilerin kıdem tazminatları;
a)
Alt işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı
kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış olanların bu şekilde
çalışmış oldukları sürelere ilişkin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri,
aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen toplam çalışma süreleri
esas alınarak tespit olunur. Bunlardan son alt işverenleri ile yapılmış olan iş
sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı
ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanların kıdem tazminatları ilgili
kamu kurum veya kuruluşları tarafından,
b)
Aynı alt işveren tarafından ve aynı iş sözleşmesi çerçevesinde farklı kamu
kurum veya kuruluşlarında çalıştırılmış olan işçilerden iş sözleşmeleri 1475
sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek
şekilde sona ermiş olanlara, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci
fıkrasının (e) bendi kapsamında farklı kamu kurum ve kuruluşuna ait
işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı esas alınarak çalıştırıldığı son
kamu kurum veya kuruluşu tarafından, işçinin banka hesabına yatırılmak
suretiyle ödenir.”
Ülkemiz iş koşullarında kamu kurumları ihale yolu ile hizmet alımı yapmakta,
işçiler uzun yıllar aynı işyerinde aynı işi yapmakta, ancak ihaleyi alan
şirketler bir başka deyişle işçilerin işverenleri değişmektedir. İşte bu madde
hükmüyle bu durumda olan işçilerin kıdem tazminatlarının kamu kurumlarınca
ödenmesi düzenlenmiş ve işçilerin kıdem tazminatı hakları güvenceye alınmaya
çalışılmıştır.
Ancak kanımca bu madde hükmü işçinin tazminatından sadece kamu kurumunun
sorumlu olduğu, alt işverenin sorumluluğunun kaldırıldığı anlamına
gelmemektedir. Bir başka deyişle işçi bu madde hükmüne rağmen dilerse kıdem
tazminatını alt işverenlerden talep edebilecektir. Aynı şekilde tazminat
ödemesini yapan kamu kurumu, ödediği miktarı alt işverenlerden sorumluluklarına
göre rucü etme hakkına sahiptir.
[1] Yargıtay
9. Hukuk Dairesi 2011/565 E. 2012/8730 K. sayılı kararı; “İşyeri devri fesih
niteliğinde olmadığından devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün
değildir. İşyeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkanı da vermez.”
[2] Yargıtay
9. hukuk Dairesi 2012/32493 E. 2013/18425 K. sayılı kararı; “İşyeri devri
halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir
tarihindeki son ücretiyle sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 Sayılı Kanunun
14. maddesinin 2. fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir
süre öngörülmediğinden, 4857 Sayılı Kanunun 6. maddesinde sözü edilen devreden
işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından
söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında
geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler
bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücretle sınırlı sorumluluk
belirlenmelidir”
[3] Yargıtay
9. Hukuk Dairesi’nin 2008/12938 E. 2008/30618 K. sayılı kararında “Devir, iş
sözleşmesinin feshi niteliğinde olmadığından işyerinin devredildiği tarih
itibarıyla yıllık izin ücretine hak kazanılamaz, davacının devir tarihi
itibarıyla ihbar tazminatına hak kazanması da söz konusu değildir. Devir anında
kullanılmamış olan yıllık izinlerin devralan işverence iş ilişkisinin devamı
süresince kullandırılması mümkün olup bu borç olduğu gibi devralan işverene
geçmektedir. Böylece yıllık izin ücretinden devralan işverenin tek başına
sorumluluğuna gidilmesi gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder