18 Kasım 2014 Salı

Kısaca İşyeri Devrinde İşçi Alacaklarından Sorumluluk

İşyeri devri uygulamada -özellikle de kamu kurumlarının bazı hizmetleri ihale yoluyla satın almaları nedeniyle-sıklıkla karşılanan durumlardan biridir. İş bu yazıda işyeri devrinin tanımı, unsurları üzerinde durulmayacak daha çok işçi alacakları bakımından devreden-devralan işverenin sorumluluğu tartışılacaktır.

İş Kanunu’nun 6. maddesine göre; “ İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer. Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür. Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.”
            Bu hüküm ışığında belirtilmesi gereken ilk husus kural olarak salt işyeri devrinin ne işçiye ne işverene fesih hakkı vermediğidir. İşyeri devri bir fesih işlemi de değildir. Buna göre işyeri devredildiği takdirde işçi feshe bağlı haklarını (kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağı vs) talep edemeyecektir.[1]
            Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere işyerini devralanla işçi arasında iş sözleşmesi aynen devam etmektedir. Bu bakımdan kıdem süresinin göz önüne alındığı haklarda işçinin o işyerinde devirden önceki çalışmaları da dikkate alınmalıdır.
            Bu noktada uygulamada en sık karşılaşılan işçilik alacakları bakımından teker teker inceleme yapmakta fayda vardır.
            Doğal olarak işçinin son işvereni olan devralan işveren işçinin tüm alacaklarından tüm çalışma dönemi için-devirden önce ve sonra- sorumludur. Peki devreden işveren sorumluluğu ve bu sorumluluğunun sınırları nelerdir?
            Devreden işveren, işçinin kendi döneminde doğmuş ücret, fazla çalışma, hafta tatili ve UBGT ücretlerinden işçiye karşı 2 yıl boyunca devralan işverenle birlikte sorumludur. Ancak devir tarihinden iki yıl sonra devreden işveren bu alacaklardan herhangi bir sorumluluğu kalmayacaktır. Devirden sonra bu alacakların doğması durumunda ise devralan işverenin kendi dönemindeki bu alacaklardan tek başına sorumlu olacağı konusunda duraksama yoktur.
            Kıdem tazminatı yönünden ise devreden işverenin sorumluluğu özellik arz etmekte ve burada kanunda belirtilen 2 yıllık süre uygulanmamaktadır. Buna göre devreden işveren, işçinin kıdem tazminatından kendi döneminde çalışma süresi ve devir tarihinde işçinin aldığı son ücretiyle sınırlı olarak sorumludur.[2]
            Devreden işverenin ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretinden sorumluluğu ise bulunmamaktadır. Bu alacaklar bakımından son işveren olan devralan işveren tek başına sorumludur.[3]
            Son olarak 6552 sayılı Kanun’un 8.maddesiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesinde yapılan değişikliğe değinmekte de fayda vardır. Bu hükme göre;

“4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları;
a) Alt işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış olanların bu şekilde çalışmış oldukları sürelere ilişkin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit olunur. Bunlardan son alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanların kıdem tazminatları ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından,
b) Aynı alt işveren tarafından ve aynı iş sözleşmesi çerçevesinde farklı kamu kurum veya kuruluşlarında çalıştırılmış olan işçilerden iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanlara, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında farklı kamu kurum ve kuruluşuna ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı esas alınarak çalıştırıldığı son kamu kurum veya kuruluşu tarafından, işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir.”
            Ülkemiz iş koşullarında kamu kurumları ihale yolu ile hizmet alımı yapmakta, işçiler uzun yıllar aynı işyerinde aynı işi yapmakta, ancak ihaleyi alan şirketler bir başka deyişle işçilerin işverenleri değişmektedir. İşte bu madde hükmüyle bu durumda olan işçilerin kıdem tazminatlarının kamu kurumlarınca ödenmesi düzenlenmiş ve işçilerin kıdem tazminatı hakları güvenceye alınmaya çalışılmıştır.
            Ancak kanımca bu madde hükmü işçinin tazminatından sadece kamu kurumunun sorumlu olduğu, alt işverenin sorumluluğunun kaldırıldığı anlamına gelmemektedir. Bir başka deyişle işçi bu madde hükmüne rağmen dilerse kıdem tazminatını alt işverenlerden talep edebilecektir. Aynı şekilde tazminat ödemesini yapan kamu kurumu, ödediği miktarı alt işverenlerden sorumluluklarına göre rucü etme hakkına sahiptir.




[1] Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2011/565 E. 2012/8730 K. sayılı kararı; “İşyeri devri fesih niteliğinde olmadığından devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün değildir. İşyeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkanı da vermez.”
[2] Yargıtay 9. hukuk Dairesi 2012/32493 E. 2013/18425 K. sayılı kararı; “İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücretiyle sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 Sayılı Kanunun 14. maddesinin 2. fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 Sayılı Kanunun 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücretle sınırlı sorumluluk belirlenmelidir”

[3] Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2008/12938 E. 2008/30618 K. sayılı kararında “Devir, iş sözleşmesinin feshi niteliğinde olmadığından işyerinin devredildiği tarih itibarıyla yıllık izin ücretine hak kazanılamaz, davacının devir tarihi itibarıyla ihbar tazminatına hak kazanması da söz konusu değildir. Devir anında kullanılmamış olan yıllık izinlerin devralan işverence iş ilişkisinin devamı süresince kullandırılması mümkün olup bu borç olduğu gibi devralan işverene geçmektedir. Böylece yıllık izin ücretinden devralan işverenin tek başına sorumluluğuna gidilmesi gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder